17 Nisan 2010 Cumartesi

Deliler Koğuşunda Bir Kleptoman!


Hayır! Ne maddi çıkarları, ne de ihtiyacı olduğu için çalıyor. O bu davranışı gerçekleştirdiğinde rahatlıyor.
Dün. Deniz kenarında bir çay bahçesinde, önümde taşınabilir bilgisayarım geçirilmesi gereken yazıları sisteme aktarıyorum. Tesadüf. Uzun, çok uzun zamandır görmediğim bir kız arkadaşla karşılaşıyoruz. Konuşuyoruz. Dertli, çok dertli. Sıkıntısı yüzüne yansımış. Soruyorum. Başlıyor anlatmaya.
Annesinden bahsetti. O bir kleptomani hastasıymış. Önceleri eve gelen ürünleri, ev hanımı olduğundan nasıl alabildiğini düşünen arkadaşım, sonrasında yaşanılan hırsızlık olaylarından ötürü karakollardan toplamış annesini. Olay ayyuka çıkınca çevreden tepkiyle karşılaşmalar. Komşuları uğramaz, kapılarını açmaz olmuşlar. Akrabalar arayıp sormayı kesmiş. Baba bu durumdan sıkılmış, boşanmayı kafasına koymuş.
Aşırdığı nesneler sanılanın aksine aşırı değerli şeyler değilmiş. Elbise, cep telefonu, gerekli gereksiz ne varsa. Birçok kez farklı yerlerde ürün çalarken yakalanmış. Nezarethaneye atılmış, sorguya çekilmiş. Yanlış üstüne yanlış yapınca polisler tarafından kötü muamele uygulanmış. Belki de şiddetin ta kendisiyle orada tanışmış. Ayılıp bayılmalar, sinir krizleri yaşamış.
Anlattı. Bir anısını anlattı. Arkadaşımın babası eşini karakollardan toplamaktan sıkılmış. Her defasında evde tartışmalar yaşanır olmuş. Bir gün kadın mutfak için alışveriş yaparken gizlice takip etmiş. Hamburger ekmeğini elbisesinin içine attığını gören adam, çıkışta karısının yüzüne tükürüp çekip gitmiş.
Kadın mahkemelik olmuş. Sanırım farklı mağaza sahipleri tarafından dava edilmiş. Avukata danışmış. Kızı psikiyatriste gitmesi için destek olmuş ve sonunda teşhis konulmuş. Fakat kadın durmamış çalmaya devam.
Sonunda akıl hastanesine yatmış. Belli bir süre sonrada yer kalmadığı gerekçesiyle deliler koğuşuna alınmış. Halen davalar devam ediyor.
Kleptomani hastaları. Onlar maddi açıdan değeri olduğu, ihtiyacı olduğu için nesneyi çantaya atmazlar. Çalma davranışını gerçekleştirmeden önce yaşadıkları gerilim ve yaptıktan sonra rahatlama, mutluluk ve büyüklük hissidir yaşadıkları. Bu davranış onlar için aniden gerçekleşir, planlanmaz yada önceden düşünülmez veya birinden intikam almak için yapılmaz.
Sardunya Kralı Victor ve Fransa Kralı IV. Henry bu özelliklere sahipmiş.
Kleptomani hastaları bilirler, yaptıklarının uygunsuz, yanlış ve kötü olduğunu. Şöyle ki; çocukluklarında aile ilişkilerinin sorunluluğu, olumsuz koşullarda gerçekleşen kayıplar, benliğe yapılmış saldırılar, özgüven duydukları konularda başarısızlıklarla gelen yaralanmalar hastalığın en önemli nedenleri arasında.
Tedavi yöntemi; uzman tarafından, hastanın geçmişi ve yaşantısındaki zedeleyici olaylar saptanır, uygun düşünce şemaları geliştirilir ve toplumsal ilişkilerde uygunsuz savunma mekanizmalarının değiştirilmesini hedefleyen terapiler, kaygı durumu ile birlikte dürtüsel hareketleri azaltmak için ilaç tedavileriyle başarılı sonuç alınır.
Elbette hiçbirimiz yakınımızda yanlışlar yapan bireylerin olmasını istemeyiz. Yanında sürekli bir şeyler aşıran insanla gezmek ne kadar doğru? Ama bu insan hasta. Toplum tarafından dışlanıyor, kocası bile hastalığı kabul etmiyor. Önce yapılması gereken toplumu bilinçlendirmek. Bilinçsiz insanları bu konu hakkında bilgilendirmek olmalı. Küçükken yaşanılan problemler nedeniyle nüksettiği düşünülen bu hastalık, çevresi tarafından da dışlanınca düzelme gösterir mi? Hayır!

7 yorum:

Profösör dedi ki...

Değerli bir yazı. Bizim de çevremizde var ne yazık ki.

Pabuc dedi ki...

Allah tüm hastalara şifa versin..Hastalara bakanlara da sabır versin ...

Zeugma dedi ki...

Aman Tanrım..
Şaka gibiydi..
İnsanın annesinin kleptoman olması ne kötü..
Çok yüz kızartıcı bir durum.. Umarım en kısa zamanda tedavisi gerçekleşir.

İlginç bir yazıydı..
Teşekkürler...

gülsen VAROL dedi ki...

Merhaba sevgili antipatik yazar.. İlginç bulacağımdan ve çok beğeni ile takip edeceğimden hiç şüpheye düşmediğim sayfalarındayım..
Küçük bir yaşanmışı aktarmak istiyorum bu yazınla ilgili..
Carrefourda hemen yanımdaki bir kadının çantasına devamlı olarak raflardaki ürünlerden attığına şahit oldum. Üstelik bunu en ufak bir çekinme korkma gibi insani duygular yaşamadan yapmaktaydı.. Çıkışını takip ettim hiç bir sinyal sesi duyulmadan turnikelerden geçti peşinden gidip biraz çekinerek neden bunu yaptığını sordum.. "bizlerden o kadar haksız yere kazanç sağlıyorlar ve öyle kalitesiz ürünler kakalıyorlar ki, onları böylece her gün az da olsa zarara sokuyorum" dedi.. sonra çantasına doldurduklarını sokağın başındaki çöp bidonuna attı..
Etkisinden kurtulamadığım bir anımdır.. Paylaşmama sebep olduğun teşekkür ederim.

Dalgaları Aşmak dedi ki...

Çok üzücü...Anladığım kadarı ile kesin bir tedaviside yok.Ne kadar zor bir durum hasta yakınları için...

Sevgilerimle

Antipatik Yazar dedi ki...

@Profösör: Evet
@Pabuç: Allah tüm hastalara acil şifalar versin
@Zeugma: Tedavinin sonuç vermesini umuyoruz
@hasretsenfonileri: Bu anıyı paylaştığın için teşekkür ederim.
@Dalgaları Aşmak: Tüm hasta yakınlarına sabır, hastalarada acil şifalar diliyorum.

NzN dedi ki...

Ne kadar zor bir durum. Bilinçli ve güçlü durmadığın sürece gerçekten başetmesi pek zor. Hadi sen bilinçlendin, okudun, öğrendin, bildin. Ya etraftakiler ne olacak? Kimi nereye kadar eğitebilirsin ki şahıs olarak?
Kolaylıklar dilerim....