12 Mart 2010 Cuma

Genç Kız Avcısı: Evli Adamlar



Yer Kadıköy, balonun altında bir yandan çayımı içerken, bir yandan da kitabımı okuyordum. Onu beklerken. Üniversiteyi kazanıp o küçük şehre yerleştiğinden beri sadece anlık mesajlaşma programıyla görüşür olmuştuk ve sohbetlerimizin hepside havadan sudan olma, vakit öldürücü konulardı.
Şuan karşımda bir yandan kahve içerken bir yandan telefonla konuşuyor. Hattın ucundaki yurtta kaldığı dönemden, samimi olduğu bir arkadaşıymış. Kızın adı Damla. Görmeyeli çok değişmiş. Kilo almış, saçını turuncu ile sarı arası çirkin bir renge boyamış, burnunu yaptırmış ve eskisinden daha çok konuşur olmuş. Kulak kabarttığım kadarıyla zor durumda olan arkadaşına aşk hayatı hakkında yardımcı olmak için fikirlerini sunuyor. Aşka inanan biri olmadığımdan ötürü muhabbetlerini dinlerken epey bir sıkılıyorum. Hatta öyle bir an geliyor ki; bıkkınlığımı belli etmemek için yalancı ve ilgili bir tebessüm takınıyorum. Kısa bir müddet sonra arkadaşım, bana ayıp olmasın diye görüşmeyi kesiyor ve bana dönüp arkadaşının sorununu anlatıp konuya vakıf olmamı istiyor.
- “Serap çok iyi bir kız. Yurttan oda arkadaşım. Kendisi bir çıkmazın içinde. Uzun süre biriyle aşk yaşadı, olmadı, yürütemedi, ayrıldı. Şimdi de Facebook’tan bir erkek arkadaş buldu. Aynı mesleği yapıyorlar ama hiç yüz yüze gelmediler, farklı şehirde yaşıyorlar. Çocuk evlenme teklifi etmiş bizimkine ama bizimkinin aklı hala öncekinde.”
- “Facebook’tan sevgilimi olunur? Öncekinden hala hoşlanıyorsa…”
- “Onunla sonu olmadığından ayrıldı, çıkmaza girmişti.”
- “Nasıl yani?”
- “Yaşı oldukça büyüktü. Şöyle ki; babası yaşındaydı.”
- “Evlimiydi?”
- Evet. O yüzden çıkmaz ya!”
Şaşkınım. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Kızların kendilerini acınacak hale sokmalarına anlam veremiyorum. Ve devam ediyor anlatmaya:
- “ Görüşmeyeli nasılsın? Aslında bende bu duruma benzer şeyler yaşadım. O yüzden beni arayıp fikrimi soruyor. Onu anlıyorum ve onun için üzülüyorum.”
- “Nasıl yani? Sende mi?”
- “Şehir dışında okurken, aynı zamanda çalışmaya başladım. Mehmet kırklı yaşlara yakındı ve evliydi. Yurt hemen işyerimin üstündeydi ve onun yanında çalışınca ister istemez aşk başladı.
İçimden sövmek istiyorum, önce adamı, sonra bizim kızı ama meraklı bir surat ifadesiyle onu dinlemeye devam ediyorum. Hem bu konuda bilgi sahibi olup sizlerle paylaşmak için, hem de genç kızlar okuyup başına gelebilecekler açısından fikir yürütsün diye.
- “ Onunla el ele tutuşamıyorduk, sarılamıyordum. Ben onundum ama o benim değildi. Çıkıp ben sana, sen bana aitsin diyemiyor, insanlara bunu gösteremiyorduk.” Dedi ve ekledi “Daha sonra bunu yurttaki altı kıza anlattım, hepsi bana düşman oldular. Yedinci kız Serap hariç.”
- “Anlıyorum çok zor bir durum.” Dedim.
- “Hepsi bu kadarda değil. Burnumu yaptırdım, bu arada üniversiteye gittiğim şehirde, devlet hastanesinde. Mehmet’te oraya beni görmeye gelince, babamla tanıştı, patronum olarak. Ve bir gün olanlar oldu.”
- “Nasıl başlarsın böyle bir ilişkiye, yaşı senden çok büyük üstelik evli çocuğu da vardır?”
- “Çocuğu da var. Evet! Evliliğinin yürümediğini, kısa zamanda ayrılacağını ama öncelikle kızının sbs sınavına girmesini beklediğini söyledi. Depresyona girmesini ve moral çöküntüsü yaşamasını istemezmiş.”
Alaycı bir tavırla “Hım! Ne kadar da düşünceliymiş.” Dedim.
- “ Bir akşam işyerinde o ve ben oturuyoruz. İşler bitmiş. Birden içeriye karısı giriverdi. Mehmet’e dönerek ne yaptığını sanıyorsun sen? Bunu nasıl yaparsın? İkinizi görmüşler diye bağırmaya başladı. Ben şok oldum, dilim tutuldu, kalkıp çıkmaya yeltenirken, beni sandalyeye doğru hafifçe itti. Sen üniversiteye okumaya kalk gel, evli adamla fingirdeş dedi. Canımı sıkan; karısına karşı beni hiç korumaması oldu. Sonra tuvalete gittim, aynaya bakıyorum, ağlamak istiyorum ağlayamıyorum, dondum, şoktaydım. Kadın bana burada çalışamayacağımı artık beni görmek istemediğini söyledi. Ben de ona buna siz karışamazsınız. Bu kararı patronum Mehmet bey verebilir dedim. Ama ondan da hiç ses çıkmadı. Ve ayrılma aşamasına geldik. İstanbul’a geldiğimde ağladım, annem eve geldiğinde durumumu fark etti ve sorunumu anlatmam için yakın davrandı. Bende o kadar dolmuştum ki; anlattım. Sonra telefonumdan onu arayıp, beni bir daha aramamasını ve bu ilişkiyi bitirmemiz gerektiğini söyledi. Ve kızar diye düşündüğüm annem sadece beni ikaz etmekle yetindi… Sonra görüşmelerimiz seyrekleşti. Bir gün İstanbul’da iş görüşmesine gideceğim, akşama da üniversitenin bulunduğu şehre geçeceğim. Otobüs paramı Mehmet yollayacak. İş görüşmesini yaptım, mesaj bekliyorum ondan, yatırdım çek al demesini. Bekle bekle havada yağışlı. İşveren dışarısı yağışlı olduğu için içeride bekleyebileceğimi söyledi. Ama mesaj gelmedi. Bir daha da ne aradı, ne sordu. O gün durumumu anlayan yeni tanıştığım, patronum olacak bu adam bana yakın davrandı. Beni terminale bıraktı, otobüs paramı karşıladı ve lazım olur diye elime para sıkıştırmaya kalkıştı. Ama ben kabul etmedim. Sonra onunla görüşmeye başladık ve o evliydi. İstanbul’dayken görüşmelerimiz seyrekte olsa devam etti. Bir gün arkadaşıyla paylaştığı ikinci evine çağırdı beni. Ama fazla durmadı yoğun işi olduğunu bahane ederek çekti gitti ve beni arkadaşı Mahmut’a bıraktı. Mahmut sınav dönemim olduğu için derslerimle oldukça ilgilendi. Sorasın da onunla görüşmeye devam ettik. Mahmut evli olan bu arkadaşının karı kız olaylarını anlattı ve ondan uzak durmamı söyledi. Bir gün o işveren beni aradı ve arkadaşı Mahmut’un evli olduğunu söyledi…”
Kabalaşıp “Oha! Çüş!” dedim. Sıkıldım, bunaldım. İlişkilerinde mutlu olmayan, kadın dırdırından sıkılmış, sorumluluk almayan, gözü dışarıda olan evli erkeklerin çoğunun genç kız avcısı olduğunu anladım…

7 yorum:

Pabuc dedi ki...

Baktın adam 30 yaşlarından büyük haliyle evlidir yani ne sanıyordun ki ...Ben bu karman çorman işlerden anlamıyorum...Evliydi bilmiyordum eşi geldi kalbimi kırdı, adam beni ailesine tercih etti felan..Bazen hata yapıyorsak sonuçlarına da katlanırız...Amacım büyük konuşup ahkam kesmek değil yaşananlar yaşayanlarda bi öneme sahiptir..üzüntüler pişmanlıklar v.b. Rabbim yanlışlardan dönebilmeyi nasip etsin ne diyeyim...

Antipatik Yazar dedi ki...

Amin! Uyarımı yaptım ona... Anlamıştır umarım!

Siminya dedi ki...

tamam evli adamlar genç kız avcısı da, genç kızlarda bu kadar salak mı olmalı? ondan ona ondan ona kaç evli adam ya? ben mi yalnış okudum yoksa orada 3 evli adam mı gördüm? gece gece töbe töbeeee!!! insan bir tane evli adama aşık olur hata der pişman olur dersini alırda habire evli erkeklerin koynuna düşmekde her babakızın harcı değil.
burnunu hangi parayla yaptırmış bide ben ona takıldım :)) bugün burun estetiği 10 bin lira, otobüs parası bulamayan kız?

ha bide megan fox kadar at düşsün kafana antipatik kombo hayvanı!

Sömönyö dedi ki...

bide şu kelime doğrulamayı kaldırmalısın yani bence :)

Antipatik Yazar dedi ki...

Siminya dedim sana şu yazıyı oku, dökülürsün satırlara diye. Dediğim gibi de oldu :)
Bu arada “kelime doğrulama ne ya?” çakmadım ben onu

ilhan dedi ki...

Bunlar adı üstünde genç kız. Bu adamlarla ne işi var peki? Adamlar avcı değil kızlar evli adam avcısı bence. Kızlarda zaten böyle bir şey var. Yanınınızda kız olduğunda size bakan, sizinle ilgilenen kız sayısında epey bir yükselme oluyor. Hele ki evlilik varsa bu ilgi tavan yapıyor.

Adsız dedi ki...

Sayın blog yöneticisi blogunuzdaki paylaşımlar herkes tarafından çok begeniliyor bizde Muayene bacasi olarak başarılarınızın devamını diler.