
Uğruna ölmeyi de, öldürmeyi de göze aldılar. Onun gücüne kapılıp canı da, şerefi de yok saydılar. Kimi zaman bıçağı tene sapladılar, kimi zamanda namlunun ucunu kafaya dayadılar. Sinir krizleri geçirdiler, ayılıp bayıldılar. Bazen ağladılar, bazense ağlattılar. Belki üzüldüler, belki de üzdüler. Kimi için amaçtı o, kimisi için araç. Sevgiyi de yoklaştırdı o, onuru da. Kişiliği de zayıflaştırdı o, dostluğu da.
O "güç" demekti. Korkuyu onun için yaşadılar, bazen de dibe vurdular. Ya varlığıyla mutlu oldular yada elde avuçta bir şey kalmayınca kendilerini trabzandan boşluğa bıraktılar. Onun yokluğu bazılarına mezar oldu. O elin kiriydi! Ama onsuz olmadı! Olmayacaktı!..
Ölüm kaçış değil zayıflıktır! Bunu anlayabilselerdi; yoklukla savaşta en büyük cephanelerini elde etmiş olacaklardı. Unutulmamalı! Paralı fakirler de var. Yürek fakirleri...
O kağıt parçası eline geçince karakterinin bozulduğunu sanırlar. Oysa; hep karaktersizdi. Yanılırlar!..
***
Yazılarını severek okuğum bir blog yazarı beni mimlemiş. Kim mi? Pandora! (alargu.blogspot.com)
Mimin konusu; uluslararası geçerliliği olan bir para olsaydınız, hangi ellerin size dokunmasını, dokunan o ellerin sizi hangi ülkelere götürmesini isterdiniz?
Uluslararası geçerliliği olan bir para olsaydım; Euro € olup, tedavülden kalkana kadar hayır işleyenlerin ellerinde olmak isteredim. Mutluluk için, gelecek için, yüzdeki ufacık bir gülümseme için harcanan bir para...
Dokunan o ellerin hangi ülkelere götürdüğü hiç ama hiç önemli değil. Muhtaç ve ihtiyacı olanlar için her yerde olabilirim...
Yazıyı okuyan ve mimi yazılarında işlemek isteyen tüm blog yazarlarını mimliyorum.